Sosyal sorumluluk projelerine karşıyım…
Beni tanıyan herkes şimdi soracak: “Nasıl yani? Sen? Her türlü sosyal sorumluluk projesinin içinde yer alan sen mi karşısın?”
Evet, ben karşıyım. Sosyal sorumluluk projelerine karşıyım.
Adı üstünde… Sorumluluk…
İnsanlar yalnızca vicdanlarını rahatlatmak için yer almamalı bu projelerde. Başından sonuna içinde olmalılar. Bir günlüğüne içine dalıp, para ya da malzeme yardımı yapıp çekip gitmekle olmaz bu işler. Ayrıca bu, projelerin ulaştığı insanlar açısından da çok gurur kırıcı.
Sosyal sorumluluk projesi dedin mi, elini taşın altına sokacaksın. İşin gerçekten içinde olacaksın. Gerekirse bu projelerde çalışanlar da para kazanacaklar. Herkes emeğinin karşılığını az da olsa almalı.
Ben bugüne kadar onca projede yer aldım, hiçbirini yarım bırakmadım ve para için de yapmadım ama artık bu projelere karşıyım.
Bu şekilde yapıldıkları müddetçe karşıyım.
İnsanlara sadaka verir gibi yapılan işler… Çok bilinçsiz ve kötü projeler.
Artık bence başka şeyler yapılmalı.
İnsanların yeteneklerine, bölgelerinin durumlarına göre imkânlar sağlanmalı. Örneğin, evi pansiyon olmaya uygun mu, o kişi pansiyonculuk yapabilir mi? Bu işin bir yolu yordamı var, usulü var, ona yönlendirilmeli. Bunun kursu var, sertifikası var vs. Becerileri değerlendirilmeli ve kazanca dönüştürülmeli o insanların.
Bu yalnızca ufak bir örnek. Bu sonsuza dek çoğaltılabilir. Farkındalık, bilinç vs sağlanabilir.
Bunun sonunda da mutlaka ama mutlaka gururla, boynunu bükmeden, kimseye borçlu kalmadan o insanlar da bir işe yaramanın, bir şeyler yapmanın, üretmenin, para kazanmanın mutluluğunu yaşamalıdırlar.
Bu bir düşünce… Benim düşüncem. Benim sosyal sorumluluk projelerinden anladığım bu!
***
OPET, yıllardır sosyal sorumluluk projeleri ile ilgimi çeken bir kurumdur.
Dört ayrı projesi vardır ve hepsi de birbirinden ilginç ve güzeldir.
Bunlar, Temiz Tuvalet Kampanyası, Yeşil Yol Projesi, Örnek Köy Projesi, Tarihe Saygı Projesi adı altında tam dört kardeş proje.
Bunların içinde beni en çok heyecanlandıran ve ilgilendiren “Örnek Köy Projesi” olmuştur. Çünkü hayalimdeki sosyal sorumluluk projesi buydu aslında. Olacaksa böyle olmalıydı.
Bu projenin kapsamı ve amacı nedir?
Kendi deyimiyle OPET, bilinçli toplum yaratma hedefiyle çıktığı yolda, bu proje ile uzak köylerin yakına gelmesini, kendi kendine yetmesini, tarihi, coğrafi, kültürel potansiyelinin değerlendirilmesinin yanı sıra, eğitim düzeyinin yükselmesi ve çevre bilincinin gelişmesi gibi göstergeleri de hedeflemektedir. Bu proje kapsamında köylerin fiziki görünümünden, kültürel ve sosyal gelişimine, özel kurslardan gelirlerini arttırıcı faaliyetlere kadar pek çok çalışma yapılmaktadır.
Peki, bu proje bugüne kadar nerelerde uygulandı?
Mardin – Dara, Gaziantep – Yesemek, Bolu – Pazarköy, Fethiye – Saklıkent, Isparta – İncesu ve Kekova Üçağız – Kaleköy.
Bu köyler içinde en şanslısı sanırım son ikisi. OPET’in kendi sitesinden edindiğim bilgiye göre benim hayalimdeki sosyal sorumluluk projeleri bu iki köyde hayata geçirilmeye çalışılıyor. Diğer köylerde yapılanlardan daha bilinçli olarak.
Bence bu köylerin arasında en şanssız olanlar da ne yazık ki, ilk ikisi. Yani Dara ve Yesemek.
OPET gene kendi sitesinde Dara ve Yesemek için bakın ne diyor?
“Örnek Köy” olarak seçilen Mardin’de, Dara Harabeleri yakınındaki Dara Köyü’nde Temiz Tuvalet ve hijyen eğitimleri ile ağaçlandırma çalışmaları ve el sanatları eğitiminin yanı sıra bir çok etkinlik gerçekleştirildi.
Gaziantep’in Yesemek Köyü de “Örnek Köy” kapsamına alınan bir diğer bölgedir. Yesemek Açık Hava Müzesi’nde eserler üzerinde doğanın tahribatını engelleyecek çalışmalar gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra, toprak tarafından kısmen örtülmüş ve yıkılmış heykeller kaldırılarak, ziyaretçilerin Açık Hava Müzesi’ni rahat gezmesini sağlamak üzere teraslar oluşturuldu.
Dara da, Yesemek de benim gönlümün iki sultanıdır.
Siz gördünüz mü oraları?
Proje neydi ve şimdi ne durumda bilmek ister misiniz?
Dara, Doğu Roma döneminde önemli bir askeri garnizon (tabii ki daha öncesi de var) ve Yesemek de Hitit döneminden kalan, dünyada eşi benzeri olmayan bir heykel atölyesi.
Bugün her ikisi de, inanılmaz bir çekiciliğe sahip olmalarına rağmen, aslında pek çok anlamda yalnızlığa itildiler… Yalnızca bu proje kapsamında da değil.
Evet, sosyal sorumluluk projeleri en başta anlattığım şekilde yapılırsa karşıyım ama bu “Örnek Köy Projesi” bu iki köyde yeniden canlanabilecekse, canlandırılabilecekse, ben üstüme düşeni yapmaya hazırım. Çünkü bu proje gerçekten hayalimdeki proje ve Yesemek ile Dara gönlümün en özel yerinde.
Bu yazı şimdilik üç bölümden oluşacak. İkinci ve üçüncü bölümlerde size Yesemek’i ve Dara’yı anlatacağım, Örnek Köy Projesi’nin her iki köyde de ne durumda olduğunu… Başka hangi konularda yalnızlığa itildiklerini. Aslında olmaları gereken yeri…
Bilmem anlatacaklarım birilerini ilgilendirecek, ses getirecek, birilerinin yeniden oralarla ilgilenmesini sağlayacak mı ama en azından ben buradan içimi dökeyim.
(27 Ekim 2013 tarihli yazımdır)
(27 Ekim 2013 tarihli yazımdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder